Fonksiyonel Tıpta Kadın Hastalıklarına Yaklaşım

Fonksiyonel Tıpta Kadın Hastalıklarına Yaklaşım

Standart tıp uygulamaları ayırıcı tanı ile hastalığın adını koyma ve hastalıkla eşleşen ilaç ve ameliyatların uygulaması konusuna daha fazla odaklanırken, fonksiyonel tıp ise hastalığın adı ya da bölgesinden ziyade altta yatan fonksiyonel bozukluğun nereden kaynaklandığını bulmaya odaklanır. Kadın hastalıklarına doğal yollardan farklı bakış açılarıyla yaklaşım sunarak, kadının tüm hayatına birçok noktada dokunmayı hedefler.

Fonksiyonel Tıp Muayeneleri Nasıl Yapılır?

Fonksiyonel Tıp Muayenesinde hekim ile yüz yüze veya online olarak da görüşülebilmektedir.

Bu muayenenin en önemli özelliği kişiye özel olması ve ayrıntılı anamnez alınmasıdır. Tüm sistemler ayrıntılı sorgulanır. Gereken size özel kan testlerinizin yapılması da hastalık nedenlerinin iyi anlaşılmasını sağlayacaktır.

Kadın hastalıkları açısından endometriozis dediğimiz çikolata kisti, polikistik over, infertilite dediğimiz kısırlık, adet öncesi gerginlik sendromları, menopozal şikayetler ve sonrasındaki hafıza problemleri, ostoporoz dediğimiz kemik erimesi gibi durumlarda daha etkin çözümler ve koruyucu hekimlik fonksiyonel tıp ile mümkündür.

Kadın doğum hekimi olarak fonksiyonel tıpta hastamıza yaklaşımda sadece rahim ve yumurtalıkları değerlendirmek değil, bütüncül bir yaklaşımla sorun oluşturacak her kavramı yok etmek amaçtır. Her daim gerekli olmayan, kimi zaman yan etkileriyle birçok sistemi bozan ilaçlara ihtiyaç olmadan, teşhis ve tedavi dışında  bir tıbbın olmasıdır. Yani hemen bir tanı koymak ve ardından ilacı vermekten ibaret değildir. Hastalığı tetikleyen etkenleri ortadan kaldırmak, beslenmenin ve yaşam biçiminin düzenlenmesi, egzersizi hayata sokmayı, vitamin ve mineral desteğinden oluşur.

Mesela; Menopoz dönemindeki bir kadında kemik erimesi beklenen bir sonuçtur. Ancak fonksiyonel tıpta mevcut önleyici ve koruyucu yaklaşım ile kemik erimesi oluşumuna izin verilmez. Biyoeşdeğer hormonların eşliğinde sağlıklı yaş alma sağlanır.

Adet düzensizliği olan bir kadında sadece her ay regl görmesi için ilaç verme, yani sorunu çözemeden sonuca odaklanma doğru bir yaklaşım değildir. Polikistik over sendromu olan bir kadında ilk yaklaşım yaşam şekli değişikliği, kadını diyabetten korumak, obeziteyi önlemek ve bedeni toksik yükten temizlemek olmalıdır.

Kadın doğum uzmanı olarak yaklaşımımız hem hastalıkları önlemek, hem de kadının yaşamın her döneminde sağlıklı bir şekilde yaşamını devam etmeyi sağlamaktır. Dolayısıyla menopozda yaşanan kemik kırıklarını tedavi etmek değil, kırık oluşumunu engellemektir. Kadının hızlı bir şekilde yaşlılık belirtilerini yaşaması değil, sağlıklı bir şekilde yaş almasını sağlamasıdır. 

Hastamızın ayrıntılı değerlendirilmesi, detaylı testlerin yapılmasının ardından vücut fonksiyonlarını yeniden kazanılması amaçlanır.

JİNEKOLOJİDE VE GEBELİKTE FONKSİYONEL TIP BAKIŞ AÇISI İLE TAKİBİNİZİN YAPILMASI SAĞLIKLI YAŞ ALMAK İÇİN ÖNEMLİDİR.

Menopozda Fonksiyonel Tıp Yaklaşımı

Yıllarca menopoz tedavisinin kansere yol açtığı korkusu ile menopozlu kadınlar  tedavi edilmedi. Fakat daha sonra bu yıllarda sentetik ilaçların, doz ayarlaması olmaksızın yanlış kullanıldığı gerçeği ortaya çıktı.

Günümüzde menopozu tedavi etmekteyiz.  Ancak çok önemli bazı farklarla.  Menopoz tedavisinde biyoeşdeğer  doğal östrojen ve progesteron   kullanmaktayız. Yani sentetik olmayan, vücudumuzun ürettiği ile tamamen aynı olan hormonları vermekteyiz. Bu ilaçlar ağızdan alınmadığı için damar pıhtılaşma sorununa da yol açmamaktadır.

Menopozun doğal formda hormonlarla tedavi edilmesi ile kemik, beyin, kalp sağlığı korunmakta, Alzheimer riski büyük oranda azaltılmaktadır. Sıcak basmalarının önüne geçilmekte, sosyal yaşam ve cinsel yaşam düzene girmektedir. Menopozda yaşanan vajinal kuruluk azalarak kaygan ve sağlıklı genital bölge oluşur.

Şüphesiz bu tedavi öncesinde hastayı jinekolojik yönden ve meme sağlığı açısından iyice tetkik ettikten sonra ilaçlara başlamaktayız.

Tüm bunların yanı sıra vitamin-mineral eksikliklerinin yerine konması, yaşlanan hücrelerimize verilecek  mitokondri desteği ile de  çöküşlerin de kısmen önüne geçilmektedir.

Vajinal Kuruluk Tedavisi

Östrojen hormonunun menopoz ile azalması, vajina bölgesinde atrofiye ve kuruluğa neden olur. Bu nedenle vajina ve idrar yolu esnekliğini kaybeder. Östrojen hormonunun azalması, vajinayı döşeyen epitelleri azaltıp salgısını bozar ve böylece vajina kayganlığını kaybeder. Bundan dolayı ilişki sırasında çok ciddi ağrılar hatta bazen kanamalar oluşur. İdrar yaparken sık sık hissedilen yanma, genital bölgede rahatsızlık hissi kuruluğa bağlı oluşabilir. Bu problemleri aşmak için;

Vajinal bölgeye doğal östrojen hormonlu kremler uygulanır ve vajinanın sağlıklı esnekliği yeniden oluşur. Östrojen hormonu verilemeyen hastalara genital Prp, hyaluronik asit içeren dolular; lazer tedavileri hastanın şikayetine göre uygulanabilir. Yine cinsel aktiviteyi devam ettirmek de gereklidir. Vajinaya kegel egzersizleri yaptırmak ve lokal vaginal kayganlaştırıcı jeller kullanmak da faydalı olmaktadır. 

Östrojen azalması ön planda olduğu için hormon içeren krem veya jeller kullanılması vajinanın esnekliğini ve kayganlığını geri kazanmasını sağlar. Ancak menopozda kuruluk dışında, sistemik şikayetler de varsa biyoeşdeğer hormon tedavisi dediğimiz, vücudun kendi hormonlarına benzer kremler ve fitiller verilmesi ateş basmasının azalması, kalp, beyin ve kemik sağlığının korunması açısından da faydalı etkiler sağlayacaktır.                                                                                  

Polikistik Over Sendromunda Fonksiyonel Tıp Bakışıyla Tedavi

Polikistik Over Sendromu kadınlar arasında çok yaygın bir estrojen baskınlığı hastalığıdır. Bazı aylar yumurtlama olmaması, bazı aylar ise geç yumurta atılımı olur. Bu durum da hormon dengesizliği ile beraberdir.

Hastalar hayatlarının birçok döneminde yüksek estrojen artışına neden olacak bir çok nedene maruz kalmıştır. Polikistik over sendromunda hastalığın asıl nedeni, insülin direncine bağlı olarak gelişen bir sendromdur. İnsüllin direncine bağlı vücuttaki androjenler, aromatizasyonla sürekli östrojenlere dönüşür. İnsülin seviyesi arttıkça karaciğerden, hormonları kendisine bağlı olarak dolaştıran SHBG nin sentezini azaltır ve böylece testosteron ve estrojen serbest kalarak açığa çıkar.

     Testosteron artışına bağlı olarak:

  •  sivilcelenme
  • tüylenme 
  • saç dökülmesi
  • kilo dağılımında değişiklik gibi erkeklik hormonu artışına bağlı yakınmalar yaşanır.   

      Estrojen artışına bağlı olarak: 

  • anksiyete
  • ödem
  • kilo alma
  • şişkinlik
  • göğüslerde fibrokistik hastalıklar
  • adet düzensizliği ve adet görememe gibi pek çok sıkıntılar yaşarlar.

      Ayrıca Overin içindeki İnsülin direncine bağlı Yumurta oluşturamamak ve çatlatamamak nedeniyle gebelik elde edememe gibi sorunlar yaşarlar.

Tedavide;

Polikistik overli kadınlara tedavi olarak doğal hormonla denge sağlanmayıp, sentetik hormon içeren doğum kontrol hapları vererek adet gördürmek, hastalığın nedenlerini tedavi etmez, ayrıca estrojen yükünü artırmaktadır.

Tedavide en önemli mesele, nedenlerine yoğunlaşmak olmalıdır. Yumurtalıktaki insülin direnci ile mücadele edilmelidir. Vücuttaki estojen ve testosteron artışlarını kontrol altına almak gerekmektedir. Fazla estrojen azaltılmalı ve testesteron yani erkeklik hormonlarının etkileri antiandrojenler  ile önlenmelidir. Mutlaka beslenme planı oluşturulmalıdır. Karbohidrat içeren ürünler, gluten ve süt gibi ürünler hasta değerlendirilip, azaltılmalı ya da  kesilmelidir. Egzersiz planı yapılmalı, vücuttaki yağ ve kas dengesi kas lehine oluşturulmalıdır. Hastaya bütünsel yaklaşıp psikolojik destek ihtiyacı gözlemlenmeli, meditasyon, nefes terrapisi, hipnoterapi açısından ıuygın bir planlama gerektiğinde yapılmalıdır.

Kronik bir hastalık olduğundan sabırla ilerlendiğinde çözüm mümkündür. 

Endometriozise Fonksiyonel Tıp Bakış Açısıyla Yaklaşım

Endometriozis, gençlik çağlarından itibaren birçok kadını etkileyen mücadelesi zor bir hastalıktır. Bu hastalarda ;

  • gebe kalamama,
  • adet sancıları,
  • bazen ameliyatla yumurtalık ve/veya rahim kaybına kadar gidebilen  ağrılı adetler,
  • sürekli karın ağrıları,
  • hazımsızlık,
  • şişkinlik,
  • idrar yapmada zorluklar 
  • ağrılı dışkılama
  • ağrılı cinsel birliktelik gibi belirtilerle seyredebilirken hiçbir belirti vermeyebilir.

 En sık yumurtalıklarda (% 60-75) görülürken tüplerde, karın zarında, bağırsaklarda, idrar torbası ve eski ameliyat skarlarında da rastlanabilir ayrıca akciğer, beyin, göz gibi uzak organlarda bile görülebilir.

Kimyasallardan dioksinler, fitalatlar ve DDT nin özellikle bu hastalıkla ilişkisi bulunmuştur. Endometriozisde hücrede inflamasyonun ve aromatazın aktifleşmesi ile estrojen dominansı ve progesteron reseptörlerinin baskılanması söz konusudur. Estrojenin inaktif hale gelmesi de azalıp sentezi artar. Progesteron reseptörlerinde ise direnç gelişmiştir.

Tedavi sürecinde inflamasyonu baskılayan destekler kullanılmalıdır. Bu destekler arasında:

  • Melatonin,
  • Curcumine,
  • Resveratrol,
  • NAC,
  • ALA,
  • Yeşil çay (EGCG),
  • DİM, Ca-D-Glukarat,
  • C vit,
  • izoflavonlar (soya),
  • Lignanlar (keten tohumu),
  • Vitamin D,
  • Omega 3,
  • Quercetin,
  • Zn (çinko),
  • Gotu Kola
  • Fransız sahil çamı extresi - Pycnogenol
  • doğal progestesteron,
  • iyot gibi destekler,
  • egzersiz, stres yönetimi, bağırsak desteği, mikrobiyatanın düzenlenmesi,
  • inflamatuar besinlerin, gluten ve tüm rafineri gıdaların tamamen kesilmesi en önemli yaklaşımlardır.

Bu yaklaşım ile inflamasyonun azaltılması, aromatazın durdurulması sağlanır ve verilecek tüm destekler ile bu hastalık gerilemektedir. Böylece hastanın hem yumurtalık ve rahmini kaybetme riski azalır, hem de erken menopozdan kadın korunmuş olurken kasık ağrıları, adet sancıları, gebelik elde edememe gibi sorunları azalır.

Tedavide uzak durulması gereken gıdalar:

  • GLUTEN, SÜT gibi İNFLAMATUAR YİYECEKLER,
  • KAFEİN, ÇAY, KOLA,
  • TATLILAR,
  • BUĞDAY, PİRİNÇ,
  • MISIRÖZÜ, RİVİERA, MARGARİN, AYÇİÇEK YAĞLARI,
  • KIRMIZI ET, 
  • DİP BALIKLARI (toksin riski).

Antienflamatuar özellikli önerilen gıdalar: 

  • SOĞUK SIKIM YAĞLAR,
  • ÇİĞ KURUYEMİŞLER (ceviz, badem, fındık),
  • DOĞAL PREBİYOTİKLER (kefir, ev yoğurdu, lahana turşusu),
  • YÜZEY BALIKLARI (hamsi, palamut, istavrit, uskumru) 

Uzak durulması gerekenler:

XENOESTROJEN dediğimiz kimyasal endüstriyel ürünlerden deodorantlar, makyaj malzemeleri, şampuanlar, plastikler vb. uzak durmak.

Tedavide Amaç:

  1. Östrojenik etkinliği azaltmak
  2. Enflamasyonu engellemek
  3. Progesteron hormon eksikliğini düzeltmek.

 Bu tedavi aşamaları ile hastalığın ilerlemesi kontrol altına alınırken, ağrı da azalmış olmaktadır.

Premenstruel Sendroma Fonksiyonel Tıp Bakış Açısı 


Premenstrüel sendromda estrojen ve progesteron hormonlarında dalgalanma ve buna karşı da bedende aşırı hassasiyet yaşanmaktadır.

En sık yaşandığı dönemler:

  •  ilk adet başladığı yıllarda,
  • doğum sonrası dönemde,
  • perimenopoz döneminde,
  • yetersiz karaciğerden estrojen ve xenobiyotic atılım durumlarında,
  • vitamin ve mineral eksiklikleri olanlarda,
  • tüplerin bağlanma sonrasında,
  • hormonlu spiral kullanım sırasında,
  • doğum kontrol hapı kullanırken ya da bıraktıktan sonra,
  • aşırı stres, aşırı kafein ve alkol kullanımı,
  • kabızlık, lifsiz beslenme,
  • anksiyete ve depresyon durumlarında daha sıktır.

Bu dönemlerde artan hormonal dalgalanma nedeniyle PMS çok sık yaşanmaktadır. Tedavide ise hormonal dengeyi kurmak için hormonları bozan sebeplere yönelmeliyiz.

Tedavi sırasında; 

  • yoga, meditasyon, nefes egzersizleri ile stresin azaltılması,
  • barsakların estrojen atması için bol lifli beslenme, keten tohumu, yulaf, chia tohumu kullanma,
  • şeker,tuz,kahve ve alkolden uzak durmak,
  • eksik vitaminlerin yerine konması, B6, B9, B12, Mg, Omega3,iyot,
  • karaciğer ve barsaktan estrojeni temizleyen destekler,
  • DİM, Ca-D-Glukarat, İzoflavonlar, Vitex Agnus castus, black cohosh, evening primrose oil, red clover kullanımı,
  • doğal progesteron desteği ile bu dalgalanma düzenlenerek semptomları iyileştirebiliriz.

Kadınların % 85'inde adet öncesi bu semptomların en az biri varken PMS ise % 30 oranında görülmektedir ve yaşam kalitesini oldukça bozmaktadır. 

Tedavide özetle verilenler:

  • Progesteron kullanımı
  • 5-HTP
  • Aldactone
  • Magnezyum
  • B6 vit
  • Omega-3
  • Vitex agnus castus, evening primrose
  • SSRİ antidepresanlar-siklik
  • Gerektiğinde adet öncesi başlanan ve sonrası bir iki gün devam eden düşük doz estrojen köprüsü
  • Dim-plus, estrojen atılımını sağlamak için verilir.